5.11.2009

Bu ne yaman çelişki Yarabbim?!



Pazar gecenin on 1 buçuğu, oooooeeef ne sıcak diyerekten balkon yolu tutulur. Aşağı bakılır ki o da ne?! Arabamın üzerinde oturmuş bir zibidi, karşısında duvara oturmuş zibidi nambır tu ile kutu biraları tokuşturarak sohbette. Eeeeeeeeeeeeeh! Sssinir zzzıplar. Zati o sol ön lastik çukura gelince havası iniyo, bi de sen üstüne çökmesene be adam! O bira ne öyle ayrıcana? Tamam, başka memleket meselesi yokmuş gibi alkol/sigara içenin tepesindeki muhterem(!) hükümet gibi olmak istemeyiz elbet, içelim güzelleşelim, lakin öyle sokak arasında da içmeyin artık canım aaa! Aaaa!..

Bekleee beklee beklee, 5 dk, 10 dk, yok… Sohbet derin abilerde. Valideyle konsorsiyum kararı, cep tlf, atılacak çöp poşeti, kontak anahtarı alınıp dışarı vınnnnlanır!! Çıkarken adamlara sokulabilecek laflar sıralanır valide ile “yeriniz rahat mı” de, der kendisi. “Yok yok, afiyet olsun diyim, yeter”. Hışımla inilir, arabanın dibine gelmeme rağmen farkıma varmayan elemana “AAAAFİYET OLSUN” buyrulur, o an gözgöze gelinir, pisss piss bakılır. Faltaşı gözlerle bakan şaşkın, dertli, yarı sarhoş eleman utanır, gözlerini yere eğip, arabadan kalkıp, swisss diye süzülerek karşıdaki arkadaşının yanına yerleşir 2 saniye içinde. Araba geri alınırken, farlar elemanların gözüne sokulup, tekrar bi SERRRRT bakış atılır. Eleman mahçup, gözleri eğdikçe eğer önüne, diğeri de ufuklara bakar. Vınnnnnnnn diye sokağın köşesine gelip dönerken, bir vicdan azabı, bir üzüntü, bir sıkıntı, daraltı, yarebbim bu ne bu şimdii?! Madem sonradan üzülücen, niye kızarsın? Madem kızdın, niye üzülürsün?! Eleman mahçup değil de zibidi çıksa, diklenseydi sana, o sinirle daha da sert laflar edip “tutarlı” olsaydın başın göğe erecekti di mi?! Adam gariban çıktı, boynunu eğdi diye, “tüh yav, kim bilir ne derdi var, parası pulu da yok ki gitsin bi mekanda içsin, orda burda takılıyo garibim, boynu bükük, sen de lastiğimi koruyayım derken artiz gibi arabanla hava atmış gibi bişey oldun, yuh sana” diye, iki dakkada pişman olmak nedir? Ya birini ol ya ötekini kardeşim! Sinir geni ile vicdan geni bi arada olmuyo madem, aldır birini!?

Keza, her Çarşamba evin sokağına kurulan mahalle pazarında akşama kadar “gieeel abluuaaa gieeeeel çantalar 5 liraeeaaa” diye böğüren pazar esnafına gün boyu sinnnir olup, kafam şişti beeee allah cezanızı versin diyip, gece yarısı adamlar tezgahlarını toparlarken, kan ter içinde 70 model kamyonetlerine eşyaları yüklerken, koca koca brandaları, uzun uzun kazıkları toplarken ve 8-10 yaşındaki çırakları azarlarken “yazık yaa ekmek parası için neler yapıyo insanevladı memleketimde, milletvekili babaları yok ki, gemicik alamıyolar” demek ne?!?! Her Çarşamba, bila istisna, madem akşam acıycaksın niye gündüz her seferinde kızarsın adamlara? Madem kızdın, niye acırsın? Bilimadamları -pardon insanları- çözsün şunu, yoksa taşınacağım Grönland’ın enn ıssız köşesine, yaşıycam buzullarla başbaşa! Onlar da eridi allah kahretmesin! Buyur.

Hiç yorum yok: