29.03.2010

Samimiyetsiz Sorulara Samimi Cevaplar - Vol 2


- Ah ne kadar zayıfsın, ne hoş. Formunu nasıl koruyorsun şekerim?

- Özel bir çabam yok, kendimi bildim bileli böyleyim ben. Çok abur cubura düşkün değilim, yeme konusunda da aşırı bir iştahım yoktur. Yani içimden porsiyonlarca kebap yemek geliyor da zorla tutuyor değilim kendimi. Hem kilo, görünüm vs değil, sağlık önemli olan, değil mi?

- Hmmmm tabi tabi... (Tek kaş kalkık. İnanmıyor belli. Kesin bir rejim sırrı var da bana söylemiyor, pis zayıf diyor içinden. İki gün sonra bi daha sıkıştırırım ben bunu. Elbet ağzından kaçıracak sırrını)

İşte böyle tiplere, ikinci soruşta saçma sapan bir rejim tarifi uyduracağım, artık o an ilham nerden eserse!.. İnanmıyor çünkü. Kıyıda, köşede, bir tenhada sıkıştırıp -özellikle de ben meşgulken, ağzımdan kaçıracağım ya- tekrar tekrar soruyor. Obsesif. Kendisi de çok kilolu olsa içim yanmaz (hakikaten aşırı kilolu olup da vermeye çalışanı anlarım, hem sağlık hem görüntü açısından vermek istiyor olabilir) ve fakat gayet normal sınırlar içinde hatun. Ama yetmiyor daha zayıf daha zayıf olmalı!! Beyinsiz olduğu için, medyanın ve beni al beni tüket diye bağıran markaların boca ettiği "aşırı zayıf olmalıyım" saplantısıyla dolmuş kafatasındaki boşluk. E madem beyinsizsin, o zaman buyur, müstehak sana:

- Ah ne kadar zayıfsın ne hoş, formunu nasıl koruyorsun şekerim?

- Aa hemen anlatayım hayatım. Sabahları 04:29'da uyanıyorum. Ama dikkat et, tam 04:29 olmalı, 30 değil. Metabolizma için en uygun saat ve dakika bu. Amerikalı bilim adamları öyle söylüyor (ille de Amerikalı bilim adamlarına atıfta bulunulmalı). Neyse. Önce bir saat koşuyorum. Öyle ortalama bir hızla da değil, koşu bandının son ayarında. Sonra, kahvaltı için şunu yiyorum: Üç soğan, bir dilim karpuz, iki avokado, bol kırmızı biber, nar ekşisi, yarım su bardağı viski, J&B olacak, bir çay kaşığı süt, organik olacak, taze sağılmış ama kaynatılmamış, en doğal haliyle. Hepsini blenderdan geçirip tepene dikiyorsun. Öğlene kadar saat başı bir elma, bir armut, bir ayva, her 22 dakikada bir ceviz. Biliyorsun sık sık ve az az yemek lazım. Öğlen yemeğinde her gün bir adet haşlanmış kral yengeç bacağı. Ben getirtiyorum Alaska'dan, istersen adresini vereyim. Öğle yemeğinden akşama kadar bu kez 22 dakikada bir fındık yiyorsun, bir avuç. Akşam yemeği tam 20:33'te yenmeli. Zaten bir adet Altınbaşak bisküviden ibaret. Bir paket değil dikkat et. Bir adet. Sonra yatarken de iki patlıcanı kaynatıp süzüp, suyuna kavun rendeleyip, yarım kilo kavrulmuş kıyma ile karıştırıp yiyorsun. Bu rejimi on gün uygula, Kate Moss yanında şişman kalacak bak göreceksin...

24.03.2010

Samimiyetsiz Sorulara Samimi Cevaplar - Vol 1


- Saçların ne kadar güzel ve uzun, postiş mi?

- Hayır değil. Bizzat kendim uzattım. Bu sene moda oldu diye de değil, kendimi bildim bileli böyleyim. Postiş takmam. Takanı da sevmem. Sevmemekle kalmam gerizekalı bulurum.
Saçın azsa veya uzamıyosa onunla yaşamayı öğren. Ölür müsün? Ben nasıl güzel bulmadığım uzuvlarımla yaşamayı öğrendim, sen de az saçla yaşayıver. Herkes çok güzel olacak diye bir kanun mu var? Görüntünle para kazandığın bi mesleğin varsa o ayrı tabi. Postiş de tak estetik de ol. Bana ne. Ha sıradan vatandaşsan ve bi asgari ücret kadar parayı postişe yatıracak kadar takıksan konuya, yazık, git o parayı terapiste falan yatır, uzun vadede işe yarar da belki kendini olduğun gibi kabulenebilmeyi öğrenirsin biraz... Elalemin saçını postiş mi değil mi diye inceleyecek kadar takıksan, hele de tanıştığımızın ikinci dakikasında bana bunu soracak kadar zevzeksen terapist de işe yaramaz, sen öyle çayır çimen gibi yaşamaya devam et, ama benden uzakta mümkünse. Kışt!

Hep bu cevap geçti içimden, ama edebimi adabımı bozmayayım diye genelde:

- Saçların ne kadar güzel ve uzun, postiş mi?
- Hayır kendi saçım ehi ehi...
- Aa öyle mi pek hoş, özel bir bakım yapıyor musun?
- Hayır yapmıyorum.
- Hmm.
- Yaa... Konumuza dönsek?..

...şeklinde samimiyetsiz diyaloglarda buldum kendimi, samimiyetsiz insanlara karşı...

Bir gün tüm "samimiyetimle" yapıştıracağım yukarıdaki cevabı, o olacak!