6.12.2010

Postmodern tamirci cinler!?


Elimdeki türlü çeşitli elektronik aletle ilgilenme, bakım yapma, güncelleme vakti geldi de geçiyor...

Fakat feciii üşeniyorum bunlarla uğraşmaya, detayını bilmediğim konularda bir bilene sormaya, mağaza/dükkan gezip ilgili malzemeleri almaya (kartmış, kabloymuş, bilmemne girişiymiş), sonra aldıklarınla cebelleşmeye..

Eskiden üşenmez teknolojiyi takip de ederdim, işimi kendim yapar kılavuz bile okurdum. Ya da etrafta anlayan eden birileri olurdu, gerekirse fikir & yardım alınıverirdi hop diye. Şimdi yaştan mıdır bilmem bir üşenti geldi. E teknik insanlarla da irtibat koptu, herkes işinde gücünde, görüşmek bile zor. Ya da mevcut teknik insanlara danıştığımda fikirleri ben beğenmiyorum, tavsiyeleri bana özgü değil fikir verenin kendine uygun olduğundan:

- Bilgisayarımın kapasitesi dolmuş yahu? Ne aliym nasıl yükselteyim?

- Yenisini al!

- I-ıh. (Aa yapma yaw hiç aklıma gelmediydi?!)

- Laptop al!

- I-ıh. (Laptop insanı değilim, olasım da yok mümkün mertebe)

- Mac al!

- Eeeyyth!!?!

Ben ki ilk okulda emektar 05 kalemini atarken vicdan azabı çeken, öyle ha diyince eskiyen şeyi atamayan, eşyanın parasında pulunda değil manevi değerinde olan, takık bir kişiyim. Direnmeyi bırakıp I-pod alsam bile emektar Creative'im bana "küsmesin" diye arada onu da dinlerim. Artık dinlemeyecek olsam da yerini CD'ye bırakmış kasetlerimi asla atmam. Kaldır koca bilgisayarı at ha?! Yok öyle..

İşbunları yaşar ve düşünürken, şunları da düşünür buldum kendimi: "Yahu ihtiyar ayakkabıcı ve cinler diye bi masal mı vardı neydi? Adam dükkanı kapayınca gece gelip ayakkabıları yapıyodu cinler. Bi postmodrern tamirci cin ekibi de benim eve gelse, geceden sabaha bütün elektronik aletleri tamir etse, güncellese, bağlasa mağlasa ne gerekiyosa yapsa gitse ya.."

Sonra tabi düşünce neredeen nereye dağıldı, tut tutabilirsen beyni: "Ee? Ulen bu masalın devamı neydi? Cinler ayakkabı yapıyodu tamam da, sonra noluyodu? Ana fikri neydi? Du bi gireyim gugıl edeyim."

Girdik baktık, bi halt olmuyormuş. Cinler gelip ayakkabıları yapar, ayakkabıcı zengin olur, masal da öyle bitermiş. Bu ne şimdi? Bu nasıl bir masaldır, ana fikri nedir? "İyi, dürüst ve çalışkan olursanız size de birileri yardım eder" mi? Hoş, masalda ana fikir aramanın manası nedir, zaten hepsi birbirinden saçmadır ve çocukken de sevmezdim (05'imi sever, ruhu olduğuna inanırdım ama masal sevmezdim, ya da düşkün değildim diyelim, evet). Fakat bu masal da bambaşka bir fantastiklikteymiş, yetişkin halimle okuyunca bi irkildim, itiraf edeyim..

Yine de bir sabah uyanıp bütün aletleri düzelmiş, güncellenmiş bulsam hiiç sorgulamam, irkilmem, gayet de mutlu olurum :) Hatta işime geldiği için masala bile inanabilirim. Derim ki demek ben de iyi, dürüst ve çalışkanmışım. Duble mutlu olurum. Hayırlısı bakalım...

Hamiş: Bu yazı da böyle serbest çağrışımlı, saçma dediğim masallardan da manasız, günlük tadında bir şey oldu işte. İdare edin.

Hiç yorum yok: